Doğu Perinçek: Türkiye'yi yeni rotasında gençler inşa edecek

Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek, Özde Dönüş Hareketi'nin düzenlediği söyleşiye katıldı

Tarih:

"Türkiye yeniden o 'Küçük Amerika' zincirinden kurtulup özgürleşecek, geride kalan, 150 yıllık hürriyet mücadeleleriyle belirlenen rotaya yeniden gireceğiz. Önümüzde çok büyük görevler var. Siz de o Türkiye’yi kuracak kişilersiniz..."

 

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Özde Dönüş Hareketi'nin düzenlediği söyleşide, Türkiye'nin geçmişten bugüne izlediği politikaları, Atlantik çemberinden çıkışı anlattı, bugün girilen rotaya ilişkin düşüncelerini ifade etti. Perinçek'in konuşmasını özetleyerek sunuyoruz:

 

 

'TÜRKİYE’Yİ YARATAN BÜYÜK MÜCADELELER'


Geleceğimizi emanet edeceğimiz siz gençlerle buluşmaktan dolayı çok mutluyum. Bu toplantıda ülkemizin içinde bulunduğu süreci değerlendireceğiz.

 

Arkamıza baktığımız zaman, yakın tarihimizde Namık Kemal’lerden başlayan istiklal ve hürriyet mücadeleleri tarihimiz var. 1876 1. Meşrutiyet’inde Namık Kemal'ler, Mithat Paşa'lar ardından 1908 Hürriyet Devrimi yani Enver Bey'ler, Niyazi Bey'ler, Talat Paşa'lar var ve Mustafa Kemal de onların içinden çıktı. Ondan sonra 1. Cihan Savaşında yedi düvelle mücadele etmemiz. İlk antiemperyalist kurtuluş mücadelesini veren millet Türk milleti. Oradan tarih sahnesine çıkan büyük devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk. Böyle bir devrim sürecinden 1946’lara kadar geldik. Yani bu arkada kalan, 1850’lerden 1946’lara kadar gelen süreç, hürriyet ve istiklal savaşları, Türkiye’yi yaratan büyük mücadeleler ve olaylardır.

 

Ama 1946’dan sonra 2. Dünya Savaşının galiplerinden olan ABD’nin 1946’dan sonra Türkiye’nin programlarını, ekonomisini, siyasetini, kültürünü belirleyen rollere sahip olması bir nevi Atlantik'e bağlandığımız dönem.

 

24 Ocak kararları ile birlikte dünya ekonomisiyle bütünleşme programı başladı. Bu programın özü: Atatürk'ten kalan, milli ekonomi dediğimiz kurumları yok etmek. Ve 1980 sonrası süreçte kamu iktisadi teşekkülleri peşkeş çekildi, özelleştirildi, satıldı, kapılarına kilit asıldı. 'Öyle köylüyü desteklemek yok, mücadele etsinler' dediler ve köylüyü kambur ilan ettiler. Esnafı, sanayiciyi, zanaatkarı ve çiftçiyi kambur ilan ettiler. 'Bunlar pahalı mal üretiyorlar' dediler. 'Alırız daha ucuza Amerika’dan, Avrupa’dan' dediler... Üreticiyi kambur gördükleri zaman kömürü, arabayı dışarıdan alıyorsunuz. Bunun bilançosunu hepimiz alıyoruz ve yaşıyoruz. 500 milyara kadar tırmanan bir dış borç var.

 

 

'TARİHİ AÇIKLAMA'


Sayın Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak tarihi bir konuşma yaptı ve 'Bu durum sürdürülemez' dedi. Biz Vatan Partisi olarak 'Böyle Gitmez' diye yıllardır söylüyoruz. Tabi hükümet de 1980’den bu yana bu politikanın verdiği sonuçları en ağır bir biçimde yaşamaktadır. Ve bu durumdan sonra sürdürülemez denildi. Çok tarihi bir konuşma.
 
Türkiye'nin önünde sadece iki tane seçenek var. Birincisi Amerika'nın dayattığı 'dünya ekonomisiyle bütünleşme' denen borçlanma ekonomisi, yani 1980’den bu yana yol almaya çalıştığımız ve batağa geldiğimiz bu ekonomik politika.

 

Bunun bir tane alternatifi var o da üretim ekonomisi. Onu da Vatan Partisi yaptı: Üretim Ekonomisi Programı. Programın başlığı Üretimde İstihdam Odaklı Ekonomi. Sayın Maliye Bakanı da geçtiğimiz günlerde şunu söyledi 'Artık üretim ve istihdam odaklı ekonomiye geçiyoruz'. Üretim çalışmakla olur, üretmekle olur. İçeride üreticilerimizi destekleyeceğiz. Onları büyük tekellerin ayakları altına bırakmayacağız.

 

 

'KÜÇÜK AMERİKA HİKAYESİ SÖNDÜ'


Bir de bu yaşadığımız sürecin güvenlik ve dış politika boyutu var. 1946 ve özellikle 1980 sonrası süreçte milli ekonomi önemli tahribata uğrarken öte yandan Türkiye bölünme tehlikesiyle karşılaştı. Bu dönemde dışarıdan kaynak sağlayarak atılım yapılacağını vaat etmişlerdi. Dışarıdan kaynak sağlarken de finans merkezleri ne dedi. 'Ben sana borç vereceğim ama sen de özerkliği kabul edeceksin, Kürdistan'ı kabul edeceksin, Ermeni açılımı yapacaksın, Kürt açılımı yapacaksın' dediler. Türkiye'nin bölünmesine yol açacak bir dış politika dayatıldı. Bunun için Türkiye öyle bir yere geldi ki Atlantik sistemi içerisinde bize yaşamak yok. Amerika'nın dayattığı politikaların sonucu olarak Türkiye iki politikayla karşılaştı. Birisi ekonomide boğulma. İkinci olay ise Türkiye'nin bölünmesi. Sonuç olarak Türkiye Atlantik sisteminde hayatını devam ettirmesinin mümkün olmadığını gördü. Küçük Amerika hikayeleri söndü gitti. Böylece 2014 yılında Silivri duvarlarını yıktık. Amerika'nın Türkiye'yi etkisi altına aldığı çemberi kırdık. Artık Atlantik sistemine kafa tutuyoruz. Geleceği biz kurarız diyoruz. Amerika’dan hükümetlerin kurulduğu dönem geçti.

 

 

'ÖNÜMÜZDEKİ GÖREVLERDEN ALNINIZIN AKIYLA ÇIKACAKSINIZ'


Türkiye bir tarihi fırsatın eşiğinde. Karamsar olacak hiçbir sebep yok. Türkiye yeniden Küçük Amerika zincirinden kurtulup özgürleşecek, geride kalan, 150 yıllık hürriyet mücadeleleriyle belirlenen rotaya yeniden gireceğiz. Tekrar bağımsız, milliyetçi, halkçı, milli ekonomisini inşa eden bir Türkiye rotasına girdik. Önümüzde zorluklar var ama o zorlukların üstesinden geleceğiz. Önümüzde çok büyük görevler var. Siz de o Türkiye’yi kuracak kişilersiniz. Tarihe baktığımız zaman tüm şerefli insanlar ölümü göze almış, mücadelelerden geçmiş, o mücadelelerinde aldıkları görevin gereğini yapmış ve alnının akıyla çıkmış insanlardır. Ben de sizin, önümüzdeki görevlerden anlınızın akıyla çıkacağınıza inanıyorum.