Doğu Perinçek’in tespitleri İran basınında

“Doğu Akdeniz’de savaş çıkartacak güç ABD’dir”

Tarih:

İran’ın yarı resmi haber ajansı Mehr Haber Ajansı, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerine röportaj yaptı. Röportaj İran medyasında ön sırada sunuldu. Perinçek, Doğu Akdeniz’de olası bir savaşa Yunanistan’ın karar verme gücünün bulunmadığını, Atina’yı ateşe sürecek kuvvetin ABD olduğunu belirtti. Savaş durumunda ABD’nin büyük bedeller ödeyeceğini kaydeden Perinçek, Washginton’un Türkiye’yle çatışmayı göze alamayacağını vurguladı. Perinçek, ABD’nin amacı hakkında “Atlantik’ten kopan Türkiye’nin Asya’da zayıf ve yaralı olmasını istiyor” ifadesini kullandı. Fransa’nın rolüne de değinen Perinçek, “ABD, Batı Asya’da yenildi ve gidiyor. Fransa onun yerine bölgeye girmeye çalışıyor” dedi.

 

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İran yarı resmi haber ajansı Mehr Haber Ajansı’na konuştu. Röportaj, ajansın haber sitesinde, “Fransa, bölgede ABD’nin boşluğunu doldurmaya çalışıyor” başlığıyla birinci sırada yayımlandı. Doğu Akdeniz’deki son durum ve Türkiye’nin aldığı pozisyonla ilgili değerlendirmeler yapan Perinçek, “Türkiye ve Yunanistan arasında bir çatışma olasılığı var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Buna Amerika karar verecek. Doğu Akdeniz’de savaşa karar verecek olan ülke Amerika. Türkiye kendi vatanını, Mavi Vatanı’nı, denizdeki kaynaklarını ve denizlerdeki haklarını korumaya kararlı. Bunun için Türkiye’nin gücü de var. Donanması var. Hava ve kara kuvvetleri var. Türk milleti var. Türk milletinin büyük kültürü ve tarihi var. Türkiye kendi vatanını korumaya kararlı. O zaman savaşa kim karar verecek? Amerika karar verecek. Yunanistan karar vermeyecek, çünkü Yunanistan kendi başına Türkiye’ye karşı savaşa giremez. Amerika Yunanistan’ı iterse, ateşe sürerse o Amerika’nın kararı ile savaş girer. Onun için Doğu Akdeniz’de savaşa karar verecek olan ülke ABD’dir.”

 

 

DOĞU AKDENİZ’DE SAVAŞIN BEDELİ ABD AÇISINDAN BÜYÜK

 

Perinçek, ABD’nin savaş çıkarmasının kolay olmadığını ifade etti: “Amerika bir hesap yapacak, bu savaşta çok büyük riskler var kendisi açısından. Türkiye’yi tamamen kaybeder. Çünkü bu savaştan sonra Türkiye’nin Amerika ile her türlü ilişkisi kopar, son bulur. Zaten Türkiye Amerika’dan ayrıldı ve uzaklaşıyor. Ama Amerika şunu da düşünüyor. Ben bu savaşta Türkiye’deki hükümeti yıkarım. Onun yerine kendi hükümetimi kurarım gibi bazı düşünceleri de var. Eğer bu savaştan karlı çıkacağını düşünürse savaşa karar verecek. Tabii ki savaşma riski var. Amerika şunu da değerlendirebilir: Türkiye’yi kaybetti. Amerika’dan uzaklaştı. O zaman madem ayrıldı ve Asya’ya gidiyor. Öyleyse zayıf ve yaralı bir Türkiye olsun. Türkiye, Rusya, İran, Çin ve Asya ülkeleriyle beraber olacak. Asya’daki Türkiye zayıf bir ülke olsun. O Türkiye’nin zayıf olması için de savaşla Türkiye’yi yıpratmayı ve ekonomisine, askeri gücüne belli darbeler vurmayı planlayabilir.”

 

 

ABD İÇİNDEKİ ANLAŞMAZLIKLARIN ETKİSİ

 

Savaş çıkarma kararında önemli etkenlerden birinin ABD siyasetindeki iç çelişmeler olduğunu kaydeden Perinçek şöyle devam etti: “Amerika’nın devleti içinde de anlaşmazlıklar var. Bazıları Türkiye’ye karşı daha düşmanca ve doğrudan doğruya cepheden saldırı taraftarı, bir kısmı da ‘Türkiye’yi bu derece karşımıza almayalım ve tamamen kaybetmeyelim’ şeklinde bir politika savunuyor. Bu politika çarpışmasında hangi taraf ağır basarsa onun siyaseti gündeme gelecek. Türkiye’ye düşman olanlar ağır basarsa o zaman savaş ihtimali de yükselir.

 

 

“FRANSA ABD’NİN YERİNİ ALMAYA ÇALIŞIYOR”

 

Türkiye’nin Fransa ile gerginleşen ilişkilerini değerlendiren Perinçek anlaşmazlığın temelindeki soruna dikkat çekti: “Fransa’da Batı Asya’da Amerika Birleşik Devletleri’nin boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Amerika, Batı Asya’da, Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de ve İran’da yenildi. İran’a diş geçiremedi ve bölgeden gidiyor. Şimdi onun yerine Fransa bölgeye girmeye çalışıyor. Yani Amerika’nın Batı Asya’da bir gücü vardı. O güç kayboldu, etkisi zayıfladı. Bir boşluk doğdu. Oraya şimdi Fransa girmeye çalışıyor. Bölgede birinci dünya savaşından sonra örneğin Suriye ve Lübnan Fransa’nın egemenliği altındaydı. Yani bölgede eskiden beri Fransa’nın bir etkisi, nüfuzu var. O nüfuza dayanarak Fransa bölgede yeniden bir güç olmaya, bölgede bir takım alanları denetim altına almaya çalışıyor. Fransa emperyalist bir amaç güdüyor.”

 

 

“AB TÜRKİYE’YE YAPTIRIM UYGULAYABİLİR Mİ?”

 

Vatan Partisi Genel Başkanı, AB’nin Türkiye’ye uygulamayı düşündüğü yaptırımlar hakkında şu tespitleri yaptı: “Elbette Avrupa Birliği’nin de Türkiye’ye karşı bazı yaptırım olanakları var. Türkiye’nin üçüncü ticaret ortağı Almanya. İkinci ticaret ortağı Çin ve birinci ticaret ortağı da Rusya. Biz Almanya ve Avrupa’ya sanayi ürünleri de satıyoruz. Burada bizim sattığımız aldığımızdan daha fazla. Bu bakımdan bazı ticari yaptırımlar uygulayabilirler. Bu onların elindeki bir seçenek. Ama şunu ifade etmem gerekir ki Türkiye yaptırımlara kesinlik boyun eğmez, teslim olmaz. Avrupa Birliği yaptırım uygularsa kendisi kaybeder. Nasıl ABD tarafından İran’a yaptırımlar uygulanıyor ve İran buna direniyorsa Türkiye de her türlü yaptırımlara direnir. Zaten Amerika’nın şu anda Türkiye’ye karşı bazı yaptırımları var. Avrupa birliği de yaptırım uygularsa Türkiye buna teslim olmaz, kesinlikle direnir. Türkiye’nin elinde çeşitli imkânlar var. Büyük ve güçlü bir ülkedir. Onun için yaptırımlar Türkiye için bir tehdit oluşturmayacaktır.”

 

 

TÜRKİYE’NİN AB’YE ÜYELİK SÜRECİ

 

Perinçek’in “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çalışmaları Ankara’yı AB üyesi olması için zorlandırmaz mı?” sorusuna yanıt verdi: “Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmayacak. Öyle bir ihtimal yok. Türkiye’yi Avrupa’nın kapısında bağladılar, Çarmıha gerdiler. Yani Amerika şunu gördü ‘Artık Türkiye’yi denetim altında tutulamıyor. Türkiye Asya’ya yerleşiyor.’ Artık Türkiye’nin dostları İran’dır, Rusya’dır, Çin’dir, Orta Asya’daki Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan gibi Cumhuriyetlerdir, Hindistan’dır. Yani Türkiye artık Asya mevzisine yerleşmektedir. Bunu gören Amerika Avrupalılara dedi ki ‘Gelin şu Türkiye’yi Avrupa kapısına bağlayalım. Bir tarafa gidemesin. Hatta bunu bir eski Alman başbakanı açık açık da yazdı: ‘Amerika bize diyor ki gelin Türkiye’yi Avrupa kapısında denetim altına alalım.’ Onun için Türkiye’nin Avrupa birliğine girme diye bir seçeneği ve imkânı yok. Avrupa Birliği Hristiyan kulübüdür ve bayrağındaki yıldızlar da Hristiyan yıldızlarıdır. İkincisi Avrupa Birliği bir zenginler kulübü. Diyorlar ‘Zaten Türkiye Hristiyan değil, biz Türkiye’yi niçin alalım. Hristiyan olmayan bir ülkenin Avrupa’da ve Avrupa kültüründe yeri yok.’ Ekonomik olarak da Türkiye Avrupa’ya benzemiyor. Avrupa ülkeleri Fransa, Almanya, Belçika veya Hollanda gibi dünyanın emperyalist, kapitalist kampında olan ülkeler. Türkiye o kampda değil. O bakımdan Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için hiçbir şekilde bir ihtimal yok.”

 

 

MISIR'IN KAZANILMASININ ÖNEMİ

 

Türkiye’nin Mısır’ı yanına çekmesi gerektiğini savunan Perinçek şöyle devam etti: “Mısır’ın menfaatleri Doğu Akdeniz’de Türkiye ile beraberdir. İran ile beraberdir. Mısır’ın objektif menfaatlerine baktığımız zaman Amerika’nın ve Yunanistan’ın yanında olmaması gerekir. Bu nedenle bizim Mısır’ı kazanmaya özen göstermemiz lazım. Zaten biz de Vatan Partisi olarak arkada kalan yıllarda çok yüksek düzeyde Mısır ziyaretleri yaptık. Orada Mısır devletinin ve partilerinin yöneticileriyle konuştuk. Onlara şunları söyledik ki Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile işbirliği yaptıkları zaman Mısır çok şey kaybediyor ve aynı zamanda asıl Amerika kampına düşüyor. Mısır, bütün İslam dünyası ve Arap dünyasından kopmuş olur. Bunların hepsini anlattık. Mısır’dan da buna son derece makul yanıtlar gördük ve bu faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Türkiye’nin ve İran’ın da devlet aklıyla hareket ederek Mısır’ı Doğu Akdeniz’de yanlarına çekecek siyasetler geliştirmesi son derece isabetli olur. O yönde gelişmeler de başladı. Yani Türkiye ve Mısır alt düzeyde çeşitli ilişkilere geçti. Mısır’ın yönetimi kim olursa olsun, bizim onunla ilişki kurmamız gerekir. Zaten Batı Asya’da görüyorsunuz, İhvanı Müslimin hareketi kaybetti. Mısır’da, Tunus’ta ve Suriye’de kaybetti. Yani her yerde kaybettiler ve İhvanı Müslimin ile dayanışma için bir siyaset geliştirilemez. Mısır’ı kazanmamız çok önemli.”

 

 

SORUNU HUKUKLA ÇÖZME İDDİASI GEÇERSİZ

 

Perinçek, “Türkiye neden şimdiye kadar Ege’deki deniz hukuku sorunlarını çözememiştir?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Doğu Akdeniz konusunda masada bir çözüm yok. Bu görmemiz lazım. Yani hukuki bakımdan ne kadar haklı olursak olalım, karşımızda emperyalist güçler var. Dünya tarihine baktığımız zaman emperyalizm senin hakkın var hukukun var ben bunları kabul ediyorum demez. Zaten öyle olsaydı emperyalizm diye bir şey olmazdı. Doğu Akdeniz ve Ege’de Türkiye en büyük sınırı olan ülke. Ama adalar dolayısıyla adaların hepsine karasuyu, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge tanıdığınız zaman küçücük küçücük adalarla onlar bütün Doğu Akdeniz’e egemen oluyorlar. Bu hak değil, bu hakkaniyet değil, hukuk değil. Ama Yunanistan böyle bir çizgi izliyor. Diyor ki ‘Benim orada adalarım var ve büyük iddialarla ortaya çıkıyor. O zaman küçük küçük adalar üzerinden, Doğu Akdeniz’e büyük kıyıları olan Türkiye gibi Suriye gibi, Mısır gibi, Libya gibi ülkelerin Doğu Akdeniz’deki hak ve hukukunu çiğniyor, ele geçirmeye çalışıyor. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’de hukuki çözüm söz konusu değil.

 

 

“ÇÖZÜM: KUVVETLİ OLMAK”

 

“Doğu Akdeniz’de sorun kuvvetle çözülüyor. Yani bu kuvvet illa savaş demek değil, kuvvetli olursanız düşman size saldırıdan çekinir ve çözüm kolaylaşır, ama Türkiye zayıf olursa hemen Türkiye’nin tepesine Amerika biner. Yani Doğu Akdeniz’deki çözümün anahtarı kuvvetli olmaktır, yani çözüm bu güne kadar niçin olmadı diye soruyorsunuz. Amerika, emperyalist amaçlarından vazgeçmiyor. Amerika Irak’ta ve Suriye’de, ayrıca İran’a karşı tehditlerinde ve Türkiye’ye yönelik iç savaş girişimlerinde yenilgiye uğradı. Şimdi bölgeye olan baskısını Doğu Akdeniz’e odakladı. O bakımdan Amerika’yı oturup masada ikna etmek mümkün değil. Ama kuvvetle ikna edebiliriz.”

 

 

KARADENİZ – AKDENİZ DOSTLUK VE BARIŞ PLANI

 

Perinçek bölgesel sorunların kesin olarak çözülmesi ve barışın sağlanması için Vatan Partisi’nin çözümünü anlatı: “Bizim planımız var. Onu İran’ın sayın yöneticilerine de sunduk. Onlar da planımızı olumlu karşıladılar. Karadeniz - Akdeniz Dostluk ve Barış planı. Bu planın özeti şu: Karadeniz’den başlayıp Ege, Doğu Akdeniz, Suriye ve Irak’ın kuzeyinden geçip İran ve Hürmüz Boğazı ve Umman Denizi’ne kadar tek bir cephe var. Saydığım bu hat üzerinde çeşitli anlaşmazlıklar var. Ama bu anlaşmazlıkların hepsi aslında tek bir cephe. Çünkü anlaşmazlıkların karşı tarafında hep Amerika ve İsrail’i görüyoruz. İşte onların yanında Suudi Arabistan oluyor, BAE oluyor. Ondan sonra Yunanistan ve Fransa oluyor. Ama Amerika ve İsrail bu cephenin her alanda karşı tarafta yer alıyor. Biz de Amerika’nın hedefi olan ülkeler olarak birleşmemiz, ortak hareket etmemiz lazım. Birbirimizi desteklemeliyiz. Örneğin İran’a yönelik yaptırımlarda ve baskılarda biz İran’ın yanında olacağız. Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye yönelik tehditlerde hepimiz Türkiye’nin yanında olacağız.”

200910 MEHR HABER AJANSI TÜRKÇE
200910 MEHR HABER AJANSI TÜRKÇE
200910 MEHR HABER AJANSI FARSÇA
200910 MEHR HABER AJANSI FARSÇA