Doğu Perinçek’in analizleri Yunanistan’ın en büyük gazetesinde gündem

Yunanistan’ın en yüksek tirajlı gazetesi Ta Nea, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le röportaj yaptı

Tarih:

1/2
2/2

Yunanistan’ın en yüksek tirajlı gazetesi Ta Nea, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le röportaj yaptı. Gazete, röportajı “Türkiye, ikinci Kurtuluş Savaşını veriyor” başlığıyla servis etti. Alt başlıkta da şu ifadeleri kullandı: “Türkiye ve Yunanistan, Doğu Akdeniz’in doğal kaynaklarına gözünü dikmiş emperyalistlerle ittifak yapmadıkları takdirde, sorunlarını, ortak çıkar ve güvenlik temelinde hakkaniyetle çözebilirler.” Yunanistan’ın önemli basın yayın kuruluşları da Perinçek’in analizlerini bu şekilde sayfalarına taşıdı.

 

Ta Nea gazetesinin sorularını ve Doğu Perinçek’in verdiği yanıtları aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.

 

 

TÜRKİYE’NİN KONUMU VE BATILILAŞMA

 

Ta Nea: Türkiye'nin dünyadaki konumu, on yıllar boyunca, bugün daha fazla olmakla birlikte, Batı'da ve başka yerlerde sürekli tartışılagelmekte. Bu konum neresi olmalı? Batıyla mı, Batıdan ırak mı yoksa başka bir yer mi?

 

Doğu Perinçek: Türkiye’nin bağımsızlığı ve üretim ekonomisi neredeyse, Türkiye’nin konumu orada olacaktır. Atlantik sistemi, Türkiye’ye bölünmeyi ve borçlanma ekonomisini dayattı ve dayatıyor. Yine Atlantik sistemi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatanı üzerinde birtakım iddialara sahip. Bu nedenle Atlantik ilişkileri içinde Türkiye’ye hayat yok. Türkiye, bağımsızlığını, Mavi Vatanı dahil vatan bütünlüğünü Avrasya İkliminde koruyabilir ve Üretim Ekonomisini yine ancak Avrasya ikliminde geliştirebilir.

 

Emperyalist-kapitalist uygarlık batıyor. İnsanlığın karşılaştığı Korona salgını, Ozon tabakasının delinmesi, kuraklık, insan ve doğa kirlenmesi gibi sorunları, emperyalist kapitalizmin özel mülkiyet ve özel çıkar sistemi içinde çözme olanağı yok. Dünya ölçeğinde kolektif projeler, kamuculuk, paylaşmacılık, insanlığın gündemindedir. Asya’dan yeni bir uygarlık yükseliyor. Avrasya ülkeleriyle işbirliği, Türkiye için, çağdaş uygarlığa katılma anlamını taşıyor. Kaldı ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dahil Türkçe dilli bütün Cumhuriyetler Avrasya’dadır.

 

Avrasya’nın ilk üç harfi Avrupa’dır, yani Batıdır. Ancak hangi Batı? ABD’nin başını çektiği Emperyalist Batı değil, Cromwel’lerin, Robespierre’lerin, Goethe’lerin, Marx’ların Batısı.

 

 

ATATÜRK BATILILAŞMA VE TAYYİP ERDOĞAN

 

Ta Nea: Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'yi Avrupa'ya yaklaştırmak ve Batılılaştırma ufkuna sahipti - ki büyük ölçüde başardı - buna karşın siz laikliği savunuyor olsanız da İslamcı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ittifak kurdunuz. Bunun açıklamanızı rica ederim.

 

Doğu Perinçek: Mustafa Kemal Paşa, Batıya karşı, İngiliz ve Fransız emperyalizmine karşı iki yüzyıl savaşarak Türkiye’nin bağımsızlığını kazanmış ve Cumhuriyeti kurmuş bir devrimci geleneğin doruktaki önderidir. Atatürk’ün uluslararası mirası Demokratik Devrimlerdir.

 

Bugün Türkiye, yine Batılı emperyalistlere karşı ikinci İstiklal Savaşı veriyor. Türkiye, ABD’nin 25 bin TIR silah verdiği PKK’yı temizledi, Batılı emperyalistlerin ve İsrail Siyonistlerinin sözde “Kürdistan”, aslında İkinci İsrail planlarını bozdu. Türkiye, NATO’nun yeraltı örgütü olan FETÖ Gladyosunu ezdi ve NATO’nun Türk Devleti ve Ordusu içindeki silahlı gücünü yok etti. Türkiye, Azerbaycan Ordusunun işgal atındaki topraklarını kurtarmasına yardım ederken de ABD emperyalizmiyle cephe cepheye geldi. Bugün Türkiye ABD emperyalizmine karşı en ön cephede silahlı mücadele veren ülkedir. Türkiye, Atlantik sisteminden koptu ve Rusya, İran, Azerbaycan, Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Katar gibi komşularıyla ve Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ve Çin Halk Cumhuriyeti ile aynı safta cephe tuttu. Türkiye, yükselen Çağdaş Uygarlık olan Asya uygarlığıyla bütünleşmektedir. Bu program, Vatan Partisi’nin programıdır. Bu program ve pratik, sizin deyiminizle “İslamcı program” değil, anti-emperyalist program ve pratiktir. Laiklik, emperyalizme karşı savaştan ayrılamaz. Laikos, Yunanca “halkın” anlamına geliyor. Emperyalist tahakküm altında hiçbir şey halkın olamaz. Bugün Batılı emperyalistlerin Tanrısı Dolardır, Eurodur. Laiklik, o tanrının hakimiyetinden kurtulmak ve millet hakimiyetini kurmakla olur.

 

 

MİLLİYETÇİLİK VE MHP

 

Ta Nea: Bu koalisyonda aynı anda aşırı milliyetçi sağcı MHP ve küçük de olsa uzmanların önem atfettiği Maocu kökleri olan bir devrimci Parti bir arada bulunmakta. Kimilerince aşırı milliyetçi olmakla itham edilen Partinizin bugün aşırı sağdan farkı nedir? Milliyetçilik Maoizmle nasıl uyuşuyor?

 

Doğu Perinçek: Türk Milliyetçiliği, şoven ve Irkçı değildir. Türk Milliyetçiliği, Türk imparatorluk geleneğinin olumlu mirası üzerinde yükselir. Bu miras, çeşitli halkları bir arada yaşatma mirasıdır. Bizim Milliyetçiliğimiz, komşularına düşmanlık üzerine kurulmuş, emperyalistlere alet olan bir Milliyetçilik değildir. Son iki yüzyıla bakınız, Türk Milliyetçiliği hep emperyalizmle savaştı ve emperyalizmin üzerimize sürdüğü şoven Milliyetçilikle savaştı.

 

MHP de şimdi cephesini ABD emperyalizmine dönmüş bulunuyor. Türkiye İkinci İstiklal Savaşını verirken, ABD emperyalizmine karşı olan güçlerin birleşmesi, Yunan milletinin de yararınadır. Yunanistan’ın Nazi işgalcilerine ve en son faşist cuntaya karşı direnişini unutmuş olamazsınız, oralarda Yunan milletinin bütün unsurları omuz omuza vermedi mi?

 

Vatan Partisi, “küçük bir parti” ise niçin onunla söyleşi yapıyor ve görüşlerini soruyorsunuz. Dünya basınına ve dünya televizyonlarına bakınız, ABD, Avrupa, Rusya, Batı Asya, Çin, bütün dünya medyası Vatan Partisi’nin Türkiye’nin rotasını etkileyen büyük gücünden söz ediyor.

 

Vatan Partisi’nin kılavuzu bilimdir. Bilimsel Sosyalizm, adı üzerinde kendisini bilimle kanıtlıyor, başka deyişle bilimseldir. Bilimsel Sosyalizm, Lenin ve Mao Zedung’un katkılarıyla Asyalılaştı ve dünyalılaştı. Biz kendimize “Maocu” demiyoruz, ancak Çin mucizesine bakarsanız, orada Mao’nun önderlik ettiği devrimin kudretini ve insanlığın ufkunu açan etkilerini görürsünüz.

 

Solculuğun günümüzdeki ölçütü, emperyalizme tavırdır. Aşırı sağcılar, yani emperyalistler günümüzde anti-emperyalistleri “aşırı sağcı” veya “ultra-Milliyetçi” diye niteliyorlar. Bu karalamalara alet olanlar, emperyalist propagandanın hizmetindedirler.

 

 

YUNANİSTAN İLE TÜRKİYE

ARASINDAKİ AYRILIKLAR

 

Ta Nea: Yunanistan ve Türkiye arasındaki ayrılıklar nasıl giderilebilir? İki ülkenin geleceğini nasıl öngörüyorsunuz?

 

Doğu Perinçek: Türkiye ve Yunanistan, Doğu Akdeniz’in zenginliklerine el koymak isteyen emperyalistlerle ortaklık kurmazlarsa, aralarındaki sorunları karşılıklı çıkarlara saygı, hakkaniyet ve ortak güvenlik temelinde çözerler. Yunanistan ve Güney Kıbrıs, deniz kaynaklarını ABD, İsrail ve Yunanistan ile paylaşmaya kalkarsa, orada paylaşma olmaz. O emperyalist ve Siyonist devletler, Yunanistan’ın önüne en fazla bir parça kemik atarlar. Oysa Türkiye ve Yunanistan komşu ve kıyıdaş ülkelerdir ve deniz zenginliklerini kardeşçe paylaşırlar.

 

Türkiye ve Yunanistan arasında düşmanlık, hep emperyalist devletler tarafından kışkırtılmıştır. Derin dersler var. 1922 sonbaharında Yunanistan yöneticileri ve generalleri Türkiye’ye düşmanca eylemleri nedeniyle Yunan mahkemelerinde mahkûm edildiler ve kurşuna dizildiler.

 

 

Ta Nea: İki ülke arasındaki sorunları çözmek için Lahey Mahkemesine gitmek akıllıca olmaz mıydı?

 

Doğu Perinçek: Biz iki komşu, aramızdaki anlaşmazlıklar konusunda niçin mahkemelik olalım? Niçin uluslararası güçleri Ege ve Doğu Akdeniz sularına çekelim? Suları bulandırsınlar ve bizi birbirimize düşürsünler diye mi? En adil ve en güvenilir mahkeme, Türk-Yunan dostluğudur. Ege, Türk-Yunan denizidir, başka türlü de olamaz. Doğu Akdeniz’de Türkiye, Yunanistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Rum Devleti kıyıdaş ülkelerdir. Deniz kaynaklarını birlikte değerlendirmekten daha akıllı bir çözüm var mı? ABD ve Fransa’nın Doğu Akdeniz’de işi ne? Onları buraya çekmekte devlet aklı var mı? Yunan devletinin aklı, ABD ve Fransa emperyalistlerinin aklına teslim edilirse neler olur? Denizlerimize silah yığmak yerine, halklarımızın refahı için kullanmak amacıyla kaynakları ortak yatırımlara ayırmak daha verimli sonuçlar getirmez mi?

 

 

LOZAN ANTLAŞMASI

 

Ta Nea: Lozan Antlaşması ile ilgili olarak nerede duruyorsunuz? Son zamanlarda Türkiye'de buna atıflar yapılmakta. Türkiye için bağlayıcı değil mi?

 

Doğu Perinçek: Lozan Antlaşması, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşıyla, silahla kazandığı haklarının tescilidir. Biz o antlaşmayı en başta İngiliz ve Fransız emperyalistleriyle yaptık. Çünkü 1914’ten 1922’ye kadar sekiz yıl onlarla savaştık. Kanımızla canımızla kazandıklarımızı Lozan’da kağıda yazdırdık ve imzalattık. Bu nedenle Lozan Antlaşmasına en sadık ülke Türkiye’dir. Montrö Antlaşması, kuşkusuz Lozan’ın tamamlayıcısıdır.

 

 

TÜRKİYE-RUSYA-İRAN EKSENİ

 

Ta Nea: Rusya bu resmin neresine düşüyor? Türkiye açısından da son yıllarda yaşanan ani dalgalanmalar göz önüne alındığında, gelecekteki Türkiye için güvenilir bir ortak olarak kabul edilebilir mi?

 

Doğu Perinçek: Türkiye-Rusya-İran ekseni, Batı Asya’daki bütün resimlerde sorun çözen birlikteliktir. ABD’nin ve İsrail’in “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail devletçiğini kurma girişimini bu birliktelik, yanlarına Irak ve Suriye’yi de alarak çözdü. Astana Süreci sorun çözen bir girişim olarak yoluna devam ediyor. Ermeni işgali altındaki toprakları Azerbaycan Ordusu Türkiye ve Rusya’nın da katkılarıyla kurtardı. Kafkaslar’da ABD’nin ayağını basabileceği bir yer kalmadı. Libya’da da Türkiye-Rusya işbirliği yürürlüğe girmiştir. Abhazya Millet Meclisi ile Vatan Partisi, 2019 yılı Aralık ayında ilan ettikleri ortak bildiride, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Abhazya’nın tanınması sürecini başlattılar. Karadeniz’den Akdeniz ve Umman Denizi’ne kadar tek bir cephe oluşmuştur. Bu cephede Türkiye ile Rusya’nın ortak çıkarları var. İran, Irak, Suriye ve Azerbaycan da onlarla birlikte olacaktır. Türkiye, Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan ve isterse Ermenistan’ın oluşturmakta olduğu Altılı Platform, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de kucaklama yönünde gelişecektir. Türkiye-Rusya-İran Ekseni, sorun çözen bir model oluşturdu. Bu modelin Doğu Akdeniz’de de geçerli olduğuna pek yakında hep birlikte tanık olacağız. Kaldı ki Rusya ile yalnız güvenlikte değil, ekonomide de uzun süreli işbirliğimiz var. Rusya bizim Çin ve Almanya ile birlikte ilk üç ticaret ortağımız arasındadır.

 

 

ATATÜRK’ÜN VİZYONU VE AB

 

Ta Nea: Eğer AB Türkiye'yi üye olarak kabul etmeye istekliyse bu Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti vizyonunun başarılması olmaz mıydı?

 

Doğu Perinçek: Atatürk, bilimi yol gösterici kabul eden, gerçeklere dayanan vizyonlar kuran büyük bir devrim önderiydi. AB, Avrupa liderlerinin de vurguladıkları gibi, “bir Zenginler Kulübüdür ve aynı zamanda Hıristiyan Kulübüdür.” AB, Türkiye’yi kabul etmeye istekli değildir ve olamaz. Türkiye, Asya’daki konumuna yerleşmesin diye, denetim altına almak için AB kapısına bağlandı. Atatürk’ün vizyonunda kapıya bağlanmak yoktur. Unutulmamalıdır, Atatürk’ün benimsediği Batı, Fransız ve Sovyet Devrimlerinin Batısıdır, yoksa emperyalist Batı değildir. Atatürk, kendi vizyonunu Altı Ok Doktriniyle özetledi. Programını Cumhuriyetçilik, Bağımsızlık, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik diye belirledi. Bu program, AB’nin Türkiye’ye dayattığı programın tam karşısındadır. Biz, Washington’dan ve Brüksel’den yönetilmeyi reddediyoruz. Avrupa ile iyi ilişkiler ve işbirliği geliştirmek isteriz, ama kanunlarımızın ve siyasetlerimizin Avrupa’dan gelmesini kabul etmeyiz.

 

 

KIBRIS SORUNU


Ta Nea: Peki Kıbrıs sorunu? Sizce çözüm şansı var mı? Fikriniz nedir?

 

Doğu Perinçek: Kıbrıs sorunu fiilen çözülmüştür. Orada iki ayrı devlet oluştu. Çünkü Kıbrıs milleti diye bir millet yok. Kıbrıslı olarak yalnız Kıbrıs eşeği var. Türkler ve Yunanlar iki ayrı topluluk. Kıbrıs Türkleri, Türk milletinin bir parçası. Kıbrıs Rumları da sanıyorum kendilerini Yunan milletinin bir parçası olarak görüyorlar. Öyle görmüyorlarsa, ayrı bir devlet olarak kalabilirler.

 

Yunan Dışişleri Bakanı Averof, 1950’li yıllarda Türkiye’ye “taksimi” öneriyordu. Dostluğa temel olacak gerçekçi çözüm buydu. Ama İngiliz işgalcileri, Türkler ile Rumlar arasında kavgalar kışkırttı ve Türkiye ile Yunanistan’ın arasını açacak komplolar düzenledi. Bu komplolar yüzünden Dikelya ve Agratur üsleri, bugün ABD ve İngiltere’nin denetiminde bölge için tehdit oluşturuyor. Kıbrıs’ın iki devletinin çıkarı yanında Türkiye ve Yunanistan’ın çıkarı da bu üslerin Kıbrıs’tan çıkartılmasını gerektiriyor.

 

Kıbrıs’ın Türk halkı Türkiye ile bütünleşecektir. Kıbrıs’ın Rum halkı da eğer istiyorsa Yunanistan ile bütünleşecektir. Gelişme bu yönde. O zaman hem Kıbrıs’ta hem de Türk-Yunan ilişkilerinde dostluk ve işbirliği ufku açılacaktır. Gerçekçi olmalıyız.

 

 

TÜRKİYE- İSRAİL İLİŞKİLERİ

 

Ta Nea: Sizce Türkiye'nin geleceğinde İsrail'in yeri nedir? Olumlu ya da olumsuz yanıtınızı açıklar mısınız?


Doğu Perinçek: Türkiye-İsrail çelişmesi, öncelikle Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve yollarıyla ilgili değildir. Filistin sorunu da ikincil önemdedir. Türkiye-İsrail ilişkilerindeki gerginliğin ve sorunların temelinde, İsrail’in “Kürdistan” adı altında “Müslüman bir İsrail” kurma sevdası yatıyor. İsrail, ABD ile birlikte Irak’ı böldü ve kuzeyinde Barzanistan’ı kurdu. Şimdi bu toprak parçasını bölge ülkelerine karşı kullanmak istiyor. Daha önemlisi İsrail, PKK Terör Örgütünü destekliyor ve besliyor. Bu durumda Türkiye-İsrail çelişmesi stratejik boyuttadır. Nitekim MOSSAD Başkanı birkaç ay önce, Türkiye’nin “bölgedeki en büyük tehdit” olduğunu açıkladı. Dahası Türkiye’yi İran’dan daha tehlikeli bulduklarını ilan etti. İsrail Hükümetinin son güvenlik raporu da aynı saptamaları yapıyor. Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi için, İsrail’in “Kürdistan” sevdasından vazgeçmesi gerekiyor.

 

Kuşkusuz diplomatik ilişkilerin kurulması her zaman olanaklıdır. Diplomatik ilişki ile ortak güvenliği birbirine karıştırmamak gerekir.

 

 

NATO VE RUSYA

 

Ta Nea: Güçlü bir NATO karşıtı olsanız da silah ve benzerleri açısından Türk kuvvetinin arkasındaki temel güç NATO değil mi? Neden NATO'nun emperyalist bir güç olduğunu ve örneğin Rusya'nın olmadığını söylüyorsunuz?

 

Doğu Perinçek: ABD yönetimindeki NATO, nasıl Türkiye’nin arkasında olabilir? NATO, hem iç cepheden hem dış cepheden Türkiye’yi tehdit eden güçtür, hatta vekili olan örgütlerle Türkiye’ye karşı vekalet savaşı vermektedir.

 

NATO, bir savunma paktı değil. Bir zamanlar De Gaulle’ün ve İtalyan Cumhurbaşkanı Cossiga’nın da belirttikleri gibi NATO, ABD’nin NATO ülkelerini kontrol aygıtıdır. Bütün NATO ülkelerinde devletin içinde örgütlenmiş olan Gladyo’nun marifetlerini biz çok iyi biliyoruz. Türkiye’deki askerî darbeleri yeraltı NATO’suna bağlı Gladyo kuvvetleri yaptı. En son 15-16 Temmuz 2016 gecesi ABD’nin FETÖ Gladyosunun darbesinde NATO’yu bir kez daha tanımış olduk. Ne var ki, Türk Ordusu NATO Gladyosunu ezdi. Böylece ABD, Türk Ordusu ve Polisi içindeki silahlı gücünü kaybetti. Darısı Yunanistan’ın ve diğer NATO ülkelerinin başına.

 

PKK’ya 25 bin TIR silah veren devlet Rusya değil, ABD!

 

Dedeağaç’ta Türkiye’ye karşı üs kuran devlet Rusya değil, ABD!

 

Doğu Akdeniz’de namlularını Türkiye’ye yönelten donanma, Rus donanması değil, ABD-Fransa donanmaları!

 

Türkiye Atlantik sistemi içinde borç batağına saplandı ve bölünme tehdidiyle karşılaştı. Bu nedenle Türkiye’nin güvenliğini sağlaması ve Üretim Ekonomisi inşa etmesi, ancak Asya ikliminde olanaklıdır.

 

Rusya ile Türkiye arasındaki işbirliği ve dayanışma, stratejik düzlemdeki ortak çıkarlara dayanıyor. Türkiye, Batı Asya’daki sorunları Rusya ile birlikte çözüyor. İran da var bu eksende. Türkiye, stratejik ortakları olan Rusya, İran, Çin, Azerbaycan ve diğer Asya ülkeleriyle birlikte çağdaş uygarlığın öncüleri arasında yer almaktadır.