Beyazıt Karataş: "İki yanlı politikayla milli savunma ilerlemez"

Genel Başkan Yardımcımız Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş, Türkiye ve Rusya arasındaki S400 görüşmelerini değerlendirdi.

Tarih:

400 kilometrelik azami menzile ve 50 kilometrenin üstünde irtifa yeteneğine sahip uzun menzilli füze S-400 için Rusya’yla görüşmeler sürüyor. E. Tümg. Beyazıt Karataş bu süreçte yapılan hatalara dikkat çekti.

 

Ankara ile Moskova arasında S-400 hava savunma sistemi anlaşmasına dair süreç ilerlerken, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, önceki gün, Türkiye’nin kendi hava ve füze savunma sisteminin geliştirilmesi projesi kapsamında, Türk, Fransız ve İtalyan şirketleri arasında ilk mutabakatın imzalandığını açıkladı.

 

Aydınlık’a konuşan Genel Başkan Yardımcımız emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş, “Burada Türkiye ‘ne NATO’dan çıkmayı düşünü- yorum ne de S-400’lerden vazgeçiyorum’ politikası uyguluyor. Bu politikayla savunma sanayimizi hiçbir yere getiremeyiz” ifadelerini kullandı.

 


NATO’YA ENTEGRE EDİLMEYECEK

 

Rusya ile S-400 anlaşması gündeme geldiğinden beridir tartışılan önemli bir konuda bu sistemin NATO sistemine entegresi oldu. Karataş S-400’lerin NATO sistemine entegre edilemeyeceğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Buna NATO müsaade etmez. Eğer S- 400’leri NATO sistemine entegre ederseniz, kaynak kodlarını vermek zorundasınız. Ne ABD ne de Batı kaynak kodlarını Rusya’yla paylaşmaz. S-400’ler eğer alınacaksa NATO’dan bağımsız kullanabilirsiniz, ülkenin istediğiniz yerine monte edebilirsiniz.”

 


YILAN HİKAYESİ

 

Rusya’yla görüşmeler devam ederken Bakan Işık’ın Avrupa ülkerleriyle ortaklık anlaşmasını değerlendiren Karataş, “Burada Türkiye ‘ne NATO’dan çıkmayı düşünüyorum ne de S-400’lerde vazgeçiyorum’ politikası uyguluyor” ifadelerini kullandı ve şunları ekledi:

 

Türkiye’nin şu anda uzun menzilli hava savunma sistemi olmadığı için S-400’leri ‘acil ihtiyaç’ olarak görüyor, orta ve uzun vadede ihtiyacını da Avrupa’da yaptığı bu mutabakat ile karşılamayı düşünüyor. Burada Batı’ya “heyecanlanmana, panik yapmana gerek yok, ben NATO’dan çıkmıyorum” anlamında bir politik mesaj iletiyor. Ancak sorun şu; bu türlü politikalarla yani oraya gülücük buraya sempatiklik politikasıyla savunma sanayini belli bir yere getiremezsiniz. Bu tür politik söylemler de devam ederse bu sistemi almamız da gecikecektir. Eğer teknoloji transferi şeklinde, ortak üretim şeklinde Avrupalılarla ortaklık yapmaya baş- larsanız bu 5 ila 10 yıl arası bir zaman dilimi demektir. Ama hazır sistem almayı düşünürseniz, yaklaşık 2 yıl içinde Rusya getirip size teslim eder. Türkiye’nin müstakil kullanacağı sistem için, bunların eğitimleri ve sistemin tam olarak oturtulması için Rus teknisyenlerin uzun soluklu olarak Türkiye’ye gelmesi gerekir. Yani nereden bakarsanız bakın hepsinin artıları eksileri var. Yani bu yılan hikayesidir.

 


UZUN SOLUKLU BİR POLİTİKA YOK

 

Diğer bir önemli konu ise “Uzaya Faydalı Yük” dediğimiz uydu konusudur. Şu an böyle bir durum söz konusu değildir. Çinlilerle daha önce yapmış olduğumuz anlaşma kapsamında böyle bir süreç yürütseydik bile bu uydu gönderme anlamına gelmeyecekti. Sadece yapmış olduğunuz ortak çalışmanın başka bir ortak çalışmaya katkı sağlayacağı şekilde düşünmek gerekir. Siz ilişkilerinizi iyi bir şekilde sürdürürseniz, teknoloji transferini geliştirir ve ayrı bir proje ile “Uzaya Faydalı Yük” dediğimiz konuyu geliştirirsiniz. Bu uzun soluklu antranör gerektirir. Türkiye sürekli at değiştiriyor.

 


S-400’LERİN ÖNEMİ

 

Türkiye’de konuşlandırlacak S-400 sistemi, 400 kilometrelik azami menzile ve 50 kilometrenin üstünde irtifa yeteneğine sahip. Türkiye Hava Sahası’nı balistik füzeler, uçaklar ve insansız hava araçlarına karşı koruyacak olan sistem için Rusya sistemin koruyacağı alanlarla ilgili herhangi bir kısıtlama getirmiyor. Türkiye’nin özellikle güvenlik açısından en riskli olan Kuzeydoğu (Ermenistan), Doğu (İran), Güney (Suriye) ve Güneydoğu (Irak) bölgeleri de S-400’lerin koruma sahası içinde olacak.